ÇOCUKLARDA ÖZGÜVEN GELİŞİMİ

ÇOCUKLARDA ÖZGÜVEN GELİŞİMİ

 Çocuktaki öz güven gelişimi doğumla başlayıp erken yaşlarda da kesinlik kazanır. Kesinlik kazanan bu gelişim durmaz, hayat boyu devam eder. Çocuklar, ergenlikle beraber öz güvenlerini şekillendirmeye başlar. İlk yıllarda ailenin çocuğa verdiği mesajlar doğrultusunda gelişen özgüven, çocuğun okula başlamasıyla ailenin yanı sıra öğretmen ve arkadaşları gibi diğer kaynaklardan da beslenir. Çocuk için kurduğu en önemli ilişki anne babasıyla olan ilişkisidir çünkü bu ilişki, yaşamsal bir önem taşır. Bununla birlikte çocuk; büyükannesi, büyük babası (özellikle de aynı çatı altında yaşıyorlarsa), teyzeleri, halaları, amcaları, dayıları ve çocuk bakıcılarıyla yaşadığı deneyimlerden de etkilenecek, öz güvenini bu ilişkilerin aynasında geliştirecektir. Okula gelene kadar kendine bir benlik saptamış olacaktır. Bu benlik, öğretmenleri ve akranlarıyla yaşayacağı deneyimlerden de etkilenecektir. Genel anlamda öz güven; bireyin kendi yeteneklerini, duygularını tanıması, kendini sevmesi ve kendine güvenmesi olarak tanımlanır. Öz güven, iç öz güven ve dış öz güven olmak üzere ikiye ayrılır. İç öz güven, kendimizle barışık olduğumuza dair inancımız ve bu konuda hissettiklerimizdir. Dış öz güven ise dışarıya kendimizden eminliğimizi anlatacak görüntü ve davranışlardır. İç ve dış öz güveni sağlam olan kişiler; kendini sevme, iletişim, kendini tanıma, kendini iyi ifade edebilme, kendine açık hedef koyma, kendini ortaya koyabilme, pozitif düşünme, duygularını kontrol edebilme gibi becerileri geliştirebilirler.

    Çocuğumun Kendine Olan Güvenini Nasıl Arttırabilirim? 

Ailelerin en çok merak ettiği ve araştırdığı konulardan bir tanesi de ‘çocuğa özgüven nasıl kazandırılır’ üzerinedir. Burada çocukta özgüven geliştirmek için en büyük görev ailelere düşüyor. Öncelikle evde herkesin birbirine güvendiği huzurlu bir aile ortamı oluşturulmalıdır. Çocuğun duygu ve düşüncelerini rahatça ifade edebileceği bir ortam olmalıdır. Ebeveynler duygularını da açıkça ifade etmelidirler. Çocuğa olan sevgilerinin onun başarı ve başarısızlıklarıyla ilgili olmadığı hissettirilmelidir. Çocuğa özgüven kazandırmak için çocuğunuzu destekleyerek işe başlayabilirsiniz.

Çocuklarda özgüven gelişimi diğer becerilerin kazanılmasından daha farklıdır. Temeli ailede atılır ve hayat boyu devam eder. Özgüven birçok becerinin aksine anlatarak ve kısıtlı zamanlarda öğretilemez. Özgüven gelişiminde birincil bakım verenlerin dışında anneanne, babaanne, bakıcı, öğretmen gibi faktörlerin de önemli rolleri vardır. Bu nedenle çocuğun davranışları bazı dönemlerde değişkenlik gösterebilir. Bazı durumlarda kendinden emin olan çocuk, bazı ortamlarda ise güvensiz hissedebilir.

Her çocuğun kendine özgü bir doğası vardır. Birçok anne baba çocuklarının atılgan, sosyal becerileri yüksek bireyler olmalarını arzu ederler. Bazı çocuklar yalnız vakit geçirmeyi, sessiz olmayı tercih ederler. Kendilerini göstermekten, talepkarlıktan hoşlanmazlar. Eğer çocuk böyle olmayı tercih ediyorsa çocuğu olduğu gibi kabul etmek gerekir. Çocuğun doğasına aykırı davranmasını beklemek ona “Olduğum gibi kabul görmüyor ve sevilmiyorum” mesajı verir. Oysa özgüvenin temel taşı koşulsuz sevgi ve kabuldür.

     Koşulsuz Kabul ve Sevgi:

 Çocuğun başarı veya başarısızlığına, hatalarına veya doğrularına, kısacası hiçbir karşılık vermeden ve koşullara bağlı olmadan verilen sevgi koşulsuz sevgidir. Çocuğu yalnızca çocuğunuz olduğu için sevmek, onun biricikliğini kabul etmek, mizacına ve kararlarına saygı duymak, ona kızgın olduğunuz zamanlarda dahi sevdiğinizi hissettirmek özgüvenin temel taşıdır.

İhtiyaçların Karşılanması:

  Yeni doğan bir bebeğin veya daha büyük bir çocuğun fiziksel veya duygusal bir ihtiyacı olduğunda, bu ihtiyacın ebeveynleri tarafından zamanında karşılanması çok önemlidir. Örneğin gece korkuları olan ve ağlayarak uyanan bir çocuğun ağladığı anda ona temas etmeniz ve yanında olmanız gerekir. Aksi takdirde çocuk kendini güvende hissetmez.

Beklentiler:

   Mükemmeliyetçilik, çocuğun mizacına ve ilgi alanlarına saygı duymamak, her zaman en iyisini yapmasını beklemek çocukta “Yeterince iyi olamayacağım” düşüncesine neden olur.

 Olumlu Yönleri Vurgulamak, Pozitif Geribildirim:

  Düşünceleriyle, kişilik özellikleriyle ve davranışlarıyla eleştirilen çocuk, kendini değersiz ve başarısız hisseder. Bu nedenle çocuğun olumlu davranışlarını pekiştirmek önemlidir. Fakat bu geri bildirimleri abartmadan ve doğru zamanda yapmak gerekir. Çocuğun her davranışında geribildirim vermek gereksizdir. Olumlu geribildirim verirken dikkat edilmesi gereken nokta kişilik özelliklerinden çok davranışa ve çabaya yönelik olmasıdır. Örneğin sınavdan iyi not alan çocuğunuza “Sen çok zekisin” demek yerine “Çok düzenli çalıştın ve çok çaba sarf ettin, seni tebrik ediyorum” demek daha doğrudur. Olumsuz geribildirim ise davranışa yönelik olmalıdır. “Çok sorumsuzsun” demek yerine “Odanı toplamadığın zamanlarda çok yoruluyorum ve beni dinlemediğin için sana kızıyorum” demek daha doğrudur.

 Seçimler Yapmasına Müsaade Etmek:

 Burada bahsedilen şey çocuğa sınırsız seçim hakkı sunmak değildir, bu çocuğa iyi gelmez. Ancak çocuk yaşına uygun durumlarda seçimler yapmalıdır. Bu yöntemi kolaylaştırmanın en kısa yolu çocuğa seçenek sunmaktır. “Kahvaltıda tost mu yemek istersin yoksa yumurta mı?”, “Ödevlerini saat üçte mi yapmak istersin yoksa yedide mi?” gibi seçenekler sunarak çocuğun uygun kararları verirken seçenekler arasından seçim yapması önemlidir. Hoşunuza gitmese de kıyafetlerini veya oyuncaklarını çocuklar kendileri seçmelidir.

Sorumluluk verdiğinizde çocuğunuza güvenin. Örneğin çocuğunuz yerleri süpürdükten sonra onun ardından siz tekrar süpürürseniz bir daha yardım teklif etmeyebilir ve kendini beceriksiz hissedebilir.

Sorunlarını Tek Başına Çözmesine Destek Olmak:

   Çocuğunuz yalnızca sizden yardım talep ettiğinde ve istediği ölçüde destek olun. İstemediği zamanlarda ona yardım etmek çocuğun kendisini başarısız ve yetersiz hissetmesine yol açar. “Denemeye başla, ihtiyacın olduğunda burada olacağım” tutumu en doğrusudur. Fazla korumacı tutum sergileyen aileler, çocuklarının özgüvenli olmasına olanak sağlamazlar. Çevrenizi düşündüğünüzde bu çocukları net olarak fark edersiniz. Çocuğun yapabileceği şeyleri ebeveyn üstlenmemelidir. Çocuğa sorumluluk verilmelidir. Çocuklar düşündüğümüz kadar hassas değillerdir, şans verildiğinde ve uygun ortam sağladığında sorunlarıyla baş edebilirler. Üstelik fazla koruyucu tutum bir süre sonra anne babayı da yorar. Çocuk büyüdükçe basit kararları bile tek başına veremez, ayrılık kaygısı yaşar ve baş etme mekanizması gelişmediğinden yetişkinlik döneminde yaşadığı sorunları çözemez.